Anayasa Mahkemesi’nin İptal Kararı: Karı ve Koca Arasında Gerçekleştirilen İvazlı Tasarruflar Doğrudan Bağışlama Olarak Kabul Edilemez!
22 Mart, 2022
ilindiği üzere tasarrufun iptali davası yolu ile borçlunun hacizden, aciz hâlinden veya iflastan önce alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla yapmış olduğu bağışlama ve şüpheli tasarruflarının iptalleri suretiyle bu tasarrufların konusunu oluşturan malların cebrî icra yoluyla satılarak alacaklının alacağına kavuşması sağlanmaktadır. Bu çerçevede 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 278/3 [1]’de düzenlenen “Karı ve koca ile usul ve füru sıhren üçüncü dereceye kadar [bu derece dahil] hısımlar, evlat edinenle evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar”ın bağışlama sayılacağına ilişkin hükmün “Karı ve Koca ile…” ibaresinin iptali istenmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin [AYM] 16.12.2021 tarihli 2021/52 E. ve 2021/97 K. sayılı kararı ile “Karı ve koca ile…’’ ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, iptal hükmünün kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar vermiştir.
Hüküm kapsamında tasarrufun iptali davası yönünden borçlunun karı veya kocası ile yaptığı ivazlı tasarruflar bağışlama olarak kabul edilmiş; Kanun’un 278. Maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında belirtildiği şekilde haciz, aciz veya iflas hâlinde, haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan veya iflas masasına kabul olunan alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan süre içinde ve her hâlükârda haciz, aciz veya iflastan önceki iki yıl içinde yapılmış olanların batıl olacakları öngörülmüştür.
Karardan anlaşıldığı üzere itirazın gerekçesini, borçlunun henüz tasarruf yetkilerinin kısıtlanmadığı bir dönemde borç ilişkisinin tarafı olmayan üçüncü kişi konumundaki eşle yapılmış olan karşılıklı kazandırmaların tamamının bağışlama olarak kabul edilmesini öngören kanun hükmü karşısında, hukuki uyuşmazlığı gören mahkemeler huzurunda da tasarrufun gerçek bir tasarruf olduğunun ve söz konusu bedelin ödendiğinin ispat etme imkânının tanınmamasının ve lehine tasarruf yapılan kişiye savunma hakkı verilmemesinin hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği iddiası oluşturmaktadır.
Anayasa Mahkemesi’nin Değerlendirmesi
- AYM ilk olarak itiraz konusu hükmün, tasarrufun iptali davalarında borçlunun karı veya kocası ile yaptığı ivazlı tasarrufların bağışlama gibi kabul edileceğini öngörmek suretiyle mülkiyet hakkı ile hak arama özgürlüğünü sınırladığını tespit etmiştir.
- Bu çerçevede AYM mülkiyet hakkını ve hak arama özgürlüğünü sınırlamaya yönelik bu kanuni düzenlemenin Anayasa’da öngörüldüğü şekliyle keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir düzenlemeler niteliğinde olduğu dolayısıyla Kanunilik şartını sağladığını tespit etmiştir.
- AYM Anayasa’nın 5. maddesine göre kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak devletin temel amaç ve görevleri kapsamında ve aynı zamanda devletin pozitif yükümlülükleri içinde kaldığını belirtmiş; bu yönüyle iptali istenen hükmün gerek mülkiyet hakkı gerekse hak arama özgürlüğü yönünden anayasal bağlamda meşru bir amaca dayandığını tespit etmiştir
- Son olarak AYM temel hak ve özgürlükleri sınırlayan bu kanun hükmünün kamu yararı amacına dönük olması yeterli olmadığı aynı zamanda Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca ölçülü olmasının da gerektiğini belirtmiştir.
- AYM ölçülülük ilkesinin elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluştuğunu belirterek;
- Elverişlilik öngörülen sınırlamanın ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını,
- Gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını, diğer bir ifadeyle aynı amaca daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını,
- Orantılılık ise hakka getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerektiğini
ifade ettiğine ilişkin açıklamada bulunmuştur.
- Ölçülülük ilkesine ilişkin bu açıklamadan sonra AYM, iptali istenen hükmü değerlendirirken hükmün amacının borçlunun karı veya kocası ile gerçekleştirilen tasarruflarda alacaklının yaşayabileceği ispat zorluklarını ortadan kaldırmak ve şüpheli tasarruflarla alacaklıdan mal kaçırılmasını önlemek olduğu dikkate alındığında karı veya koca ile gerçekleştirilen ivazlı tasarrufların peşinen bağışlama olarak kabul edilmesinin söz konusu amaca ulaşma bakımından elverişli ve gerekli olmadığını tespit etmiştir.
- AYM, bahse konu hükümde borçlunun karı veya kocası ile yaptığı ivazlı tasarrufların başka hiçbir şarta bağlı bulunmaksızın bağışlama olduğu, aksinin iddiası ve ispatı mümkün olmayan bir olgu olarak kabul edildiğini, dolayısıyla tasarruf konusu malın değerinin tam olarak veya fazlasıyla ödenmiş olması, tasarruf işleminin borçlunun alacaklılarının da menfaatine bulunması, alacaklıların tasarruf işlemi sonucunda zarar görmemesi, alacaklıların alacağı tahsil ve cebri icra imkânlarının zorlaştırılmamış hatta kolaylaştırılmış olması sonucu değiştirmeyeceğini tespit etmiştir. Bu sebeple borçlunun karı veya kocası ile gerçekleştireceği ivazlı tasarruflara kesin olarak bağışlama sonucunu bağlayan hükmün, taraflara belirtilen hususlarda iddia ve savunmada bulunma, bu hususların ispatı yönünden delil, bilgi ve belge sunma imkânı vermemektedir. Bu yönüyle hüküm, kamu yararı ile kişisel yarar arasındaki dengeyi bozmak suretiyle mülkiyet hakkının ve hak arama özgürlüğünün ölçüsüz biçimde sınırlandırılmasına neden olmuştur diyerek “Karı ve koca ile… ’’ ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar vermiştir.
İlgili karara ulaşmak için tıklayınız.
Bize Ulaşın
info@sychukuk.com
Söğütözü Mah. 2176. Cad. No:7/83 Platin Tower İş Merkezi Çankaya/Ankara
SYC Hukuk Avukatlık & Danışmanlık Bürosuna ait resmi web sitesidir. www.sychukuk.com üzerinde yer alan tüm bilgi ve materyallerin kullanım hakkı SYC Hukuk’a aittir ve izinsiz kullanılamaz.